İlk Feministlerden Nuriye Ulviye Mevlan Civelek

25 'da okunur

“Feminizmin gayesi yalnız kadınlığın hayatını değil,

kadınlıkla beraber erkeklerin hayatını da düzenlemektir.

Ve her ikisini de, insan olmaları nedeniyle daha rahat

ve daha mesut yaşatmaktır”

Akkiy Canan Aslan / Tuma Nursima Tuna

Hayatı

1893’te Balıkesir’in Gönen ilçesine bağlı Hacıvelioba köyünde dünyaya gelen Nuriye Ulviye Hanım, Gönen’in zengin çiftçilerinden Çerkes Hacı Mahmut Bey ile Safiye Hanım’ın kızıdır. Varlıklı bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Nuriye Ulviye’nin hayat akışını değiştiren ilk olay ailenin Ceyhan’a taşınmasıyla olmuştur. Nuriye Ulviye’nin abisi Ceyhan’da kaldığı dönemde bir kıza âşık olur ve ailesini Ceyhan’a taşınmaya ikna eder. Aile daha Ceyhan’a tam anlamıyla yerleşememişken oğullarının bu kızı kaçırmasıyla kendisini bir kan davasının içinde bulmuşlardır. Bu kan davası sebebiyle Çerkes Hacı Mahmut ve ailesi tekrar Gönen’e döner. Ancak döndüklerinde eski varlıklı hallerinden eser kalmamıştır. Hacı Mahmut Bey çocuklarının okul masraflarını dahi karşılayamayacak bir yoksulluk çekmeye başlamıştır. İşte bu yoksulluk Nuriye Ulviye’nin eğitim almak üzere aile dostları Hacı Eblüs Bey tarafından Yıldız Sarayı’na yerleştirilmesine sebep olmuştur.

Sekiz yaşlarında girdiği Yıldız Sarayı’nda nitelikli bir eğitim gören Nuriye Ulviye 1906 yılında daha 13 yaşındayken ilk evliliğini yapar. Nuriye Ulviye saray usullerine de uygun olarak ll. Abdülhamit’in sütkardeşi olan, kendisinin dedesi yaşındaki Hulusi Bey ile evlendirilir. 2 sene gibi kısa bir süre sonra ll. Meşrutiyet ilan edilir. Meşrutiyetin yarattığı eşitlik ve hürriyet düşüncesini temel edinen bu özgür ortamda Nuriye Ulviye’nin düşünsel dünyası da gelişecektir. Osmanlı’daki kadın haklarına ilişkin gelişmeleri takip ederken bir yandan da Avrupa’da kadın hakları mücadelesi veren feminist kadınlar ile iletişime geçmiştir. Nuriye Ulviye iç dünyasında büyük değişimler ve dönüşümler yaşadığı bu dönemin sonunda, Hulusi Bey ile olan ve kendi deyimiyle hayatının kamburu haline gelen evliliğini 1912 yılında sonlandırmıştır.

Nuriye Ulviye Serbestigazetesinin sahibi Mevlanzade Rıfat ile tanışmıştır. Nuriye Ulviye Mevlan’ın, RıfatBey ile olan evliliğinin kesin tarihi bilinmemekle birlikte, Mevlan soyadını ilk kez 20Temmuz 1913 tarihinden önce olduğu düşünülmektedir. Rıfat Bey, Nuriye Ulviye’nin Kadınlar Dünyası dergisini çıkarması için çok destek göstermiştir. Osmanlı’daki ilk feminist özellikteki cemiyet ve ilk kanuni kadın derneği olma özelliği gösteren Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti’nin kuruluşu 28 Mayıs 1913 tarihinde Kadınlar Dünyası’nın 55. sayısında duyurulmuştur. Sonrasında dergi ve cemiyetin çalışmaları birlikte yürütülmüştür.

Rıfat Bey’in, Milli Mücadele’ye muhalefeti sebebiyle 150’likler listesine alınması ve sürgüne gönderilmesi sebebiyle 1923 yılında bu evliliğini sonlandırmıştır. İki yıl sonra ise Hatay Çerkeslerinden olan Doktor Ali Civelek ile ömrünün sonuna kadar sürdüreceği evliliği yapmıştır. Nuriye Ulviye hiç çocuk sahibi olmamış ancak Lütfiye isminde bir kız çocuğunu evlatlık edinmiştir. 9 Nisan 1964 yılında Kırıkhan’da hayata gözlerini kapayan Nuriye Ulviye’nin ismini yaşatmak isteyen eşi eski bir kiliseyi restore ettirerek belediyeye bağışlar. Bu yapı halen Kırıkhan Nuriye Ulviye Civelek İlçe Halk Kütüphanesi olarak hizmet vermektedir.

Kişiliği

Ulviye Mevla’nın kişiliğinin ve sahip olduğu karakter yapısının şekillenmesinde, doğduğu coğrafyanın ve etnik kültürün, zamanın toplumsal ve siyasal baskısı gibi etmenleri göz ardı edilemez. Yaşamı boyunca; küçükken evden ayrılması, çocuk yaşta evlendirilme, aile fertlerinin yapmış olduğu evlilikler ve benimsediği hal ve davranışlardan ötürü onu yok saymaları gibi türlü sıkıntı ve zorluklara göğüs germiş güçlü bir kadın portresi çizmektedir. Çok erken yaşta kız çocuk olmanın (özellikle de geleneksel bir aile ortamında büyüyen bir birey için ) kendisini nasıl ikinci derece bir varlık olarak görülme sebebi olduğunu kavrar. Daha hayatının ilk yıllarında kazandığı bu farkındalık, onu sarsılmaz ve çağının en ilerici düşüncelerine sahip bir insan haline getirmiştir. Küçük yaşta girmiş olduğu Yıldız sarayında aldığı eğitim ve kendini geliştirmek adına yapmış olduğu okumalar, karakter ve düşünce dünyasının şekillenmesinde önemli yer tutmuştur. 2. Meşrutiyetin ilanı Ulviye Mevlan üzerinde önemli etkiler yaratır. Meşrutiyetin Osmanlı’ya getirmiş olduğu hürriyet eşitlik kardeşlik düşünceleri karşısında derin bir heyecan duyar. Bu ilkeler doğrultusunda sadece içerisinde bulunduğu toplumun kadın problemlerini ele almakla kalmaz Avrupa’daki feminist kadın toplulukları ile de iletişim kurar. Çünkü Osmanlı kadın portresinin dışa kapalılığının kendisini ve düşünce dünyasını tam manasıyla geliştiremeyeceğini bunun yanında bu topluluklar ile kurulacak dostluk ve dayanışma ilişkilerinin bireysel ve toplumsal kadın algısını olumlu yönde etkileyeceğinin farkına varır. Bu açıdan bakıldığında kendisine ileri görüşlü ve yeni fikirlere açık realist bir kadındır diyebiliriz. Hayat gayesini ve doğrultusunu, Osmanlı toplumundaki kadınların erkek bireylerle eşit hak ve özgürlüklere sahip olması olarak tanımlayıp bu yönde zamane düzeni olan, toplumun her kadrosunda baş gösteren, ataerkil rejime karşı cesur ve kararlı bir tavır takınmıştır. Bu doğrultuda ilk işi olarak Osmanlı Müdafaai Hukuk-i Nisvan Cemiyetini kurar ve cemiyetin kendi yayın organı olan Kadınlar Dünyası isimli gazetede yazılar kaleme alır. Gazetenin kapağında şu yazı vardır:  “Fenni, edebi, içtimai, hanımlara mahsus yevmi gazetedir. Sahaifimiz cins ve mezhep tefrik etmeksizin muhterem Osmanlı hanımları âsarına münhasırdır.”[1] Tek bir etnik kimliğe sahip ya da toplumun belli bir güruhunda bulunan kadınlara hitap etmek yerine birleştirici ve bütünleştirici bir dil kullanmayı tercih etmiştir.  Yazılarında kullandığı üslup incelendiğinde düşüncelerini korkusuzca ve cesur bir şekilde dile getirmiş olduğunu görebiliriz.

“Kadınların hayatını kendi kazanmasına engel olanların bir bahaneleri de, kadınların tahsilsiz ve tecrübesiz olduklarıdır. Acaba ticaret ile hayatını kazanan erkekler, ticaret mektebi mezunu mu? Yoksa yüksek tahsil mi yapmışlar? Yüzde sekseninin okuma-yazma bilmediği meydandadır!”
(Ulviye Mevlan) [2]

Kadınlar Dünyası gazetesindeki diğer yazılarını da incelendiğinde kişiliğine dair tahliller yapmak kolaylaşmaktadır. Çünkü düşünce dünyasını, savunduğu değerleri kendi karakter ve kişiliği çerçevesinde yazılarına yansıtmıştır.

“Erkeğin, kadından ayrı hukuku ve ihtiyazı muhafaza etmesini ne akıl nede mantık kabul eder. Erkek, kadın mesut yaşayabilmek için mesaiyede birbirlerinin zahiri, yardımcısı olacağı gibi hukukta dahi müsavatı kabul etmeye mecburdurlar.”[3]

“Feminizmin gayesi yalnız kadınlığın hayatını değil, kadınlıkla beraber erkeklerin hayatını da düzenlemektir. Ve her ikisini de, insan olmaları nedeniyle daha rahat ve daha mesut yaşatmaktır.[4]

Ulviye Mevlan’ın kişiliği hakkında dile getirilecek bir diğer özeliği ise onun ne kadar yardımsever bir insan olduğudur. Kardeşinin torunlarından Perihan Güneş ile yapılan mülakatlarda; Perihan Hanım, ilk olarak, duyduğu kadarıyla Nuriye Hanım’ın iyilikseverliğine vurgu yapmıştır. İnsancıl ve yardımsever birisi olduğunu çevresinden duyduğunu söyleyip, iyilikseverlik konusu konuşma boyunca tekrar tekrar dile getirmiştir. İskenderun’da yaşadığı zamanlarda fayton ve at alıp işsiz erkeklere arabacılık yaptırmıştır. Böylelikle kendisinin yalnızca kadınlara değil işsiz erkeklere de yardım eli uzattığı bilgisine erişiyoruz. Ayrıca İstanbul’da yaşadığı dönemlerde İstanbul’a giden

akrabalarına ekonomik yönden destek olmuştur. Bunların yanında kurmuş olduğu Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan cemiyeti aracılığı ile bazı kadınları yurtdışında eğitim almalarını sağlamış,  cemiyet üyelerinden Belkıs Mahmut Hanım efendiyi dişçilik konusunda öğrenim görmesi için Paris’e göndermiştir. Öte yandan cemiyet, birçok kız öğrencinin dönemin iktidarı/hükümeti tarafından Avrupa ülkelerine gönderilmesini temin etmiştir.  Kadınlar Dünyası gazetesinin çıkarılma amacını anlattığı yazısında Ulviye Mevlan’ı kendi ifadeleriyle tanıyıp, yazdığı tüm yazıların ve savunduğu tüm değerlerin arkasında yatan ana sebeplerin neler olduğunun farkına varabiliriz.

“Üzüntüyle boyun eğen ve hiç bir işe yaramayan hayatımızın artık gelişmesinin ve aydınlanmasının gereği konusunda devamlı düşünüyordum. İlerlemek ve yükselmek için hem pratik cesaretin hem de ruhsal cesaretin, başka bir deyişle çağdaş kişiliğin önemi konusundaki düşüncelerim artık iyice olgunlaşmıştı. İçinde yaşadığımız uyanış devrinin ve kurulan toplumun temelini oluşturan sosyal bilimlerin ışığında, (kadınların ilerlemesi için) gerekli olan (adımları) cesaretle gerçekleştirecek bir gazete çıkarmaya giriştim.”[5]

İlk Feministlerden Nuriye Mevlan ve Onun Fikir Hayatı

Nuriye Mevlan için döneminin kadın hak ve özgürlüklerini dile getiren, kadınların bir özne olmadığını erkekler ile entelektüel üretim açısından denk olabildiklerini gösteren ilk feminist kadınlardan birisidir diyebiliriz. İkinci meşrutiyetin ilanı ile Osmanlıdaki fikir ve düşünce akımlarında köklü değişiklikler yaşanmış, hız kazanan modernleşme süreci kapsamında toplumdaki kadın kimliği yeniden tanımlanmaya başlanmış, evlilik, kadın hakları, kadınların iş

yaşamına dâhil olması gibi kavramlar sorgulanmıştır.  İkinci meşrutiyet dönemi aynı zamanda kadınların kamusal alanda kurdukları dernekler aracılığıyla katıldıkları/göründükleri bir dönemdir. Kadınlar bu derneklerde, toplumsal, ekonomik ve entelektüel faaliyetlerde bulunmuşlardır. Hareket-i Nisvan olarak adlandırılan bu dönemin öncülerinden birisi Ulviye Mevlan Civelek’tir.    Ulviye Mevlan‘ın kurduğu Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti de bu dönemde kurulan derneklerden biridir.( 28 Mayıs 1913) Osmanlı Müdafaa- i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti, kadın haklarını bir bütün olarak savunan ve feminist perspektif ile faaliyet yürüten ilk dernek olma özelliğini de bünyesinde taşır. Bunun yanı sıra Ulviye Mevla’nın kurmuş olduğu Kadınlar Dünyası isimli gazete de çıkarılan ilk feminist kadın gazetesidir. ( 4 Nisan 1913)   Kadınlar Dünyası gazetesi kadınlar için yeni bir dünya görüşü oluşturmayı amaçlamıştır. Döneminde çıkarılan diğer gazete, dergi gibi yayınlardan en büyük farkı kurucusu, yazarları ve çalışanlarının tamamen kadınlardan oluşmasıdır. Bu gazete çıkana kadar kadınların alakadar olacağı içeriği seçme tekeli büyük ölçüde erkek tek elindeydi. Kadınlar Dünyası gazetesinin bünyesinde toplumun her kesiminden gelen kadın yazarlar kendilerini ifade etme şansı bulmuştur.  Ayrıca gazete Kafkasya’ya da yayılmıştır. Kafkasya’dan Halitzade Cennet, Osmanlı Türkçesini iyi bilmediği için Kafkas diliyle yazdığı mektubunda, Kadınlar Dünyası’nın yayımlanmasından büyük memnuniyet duyduğunu, bu memnuniyeti Kafkasyalı hemşirelerinin de paylaştığını yazmıştır. Nuriye Mevlan kurucusu olduğu gazetede aynı zamanda fikir dünyasını ve içerisinde bulunduğu ataerkil toplum yapısının kadınlar üzerinde kurmuş olduğu otoriteye karşı çıkan söylemleri içeren yazılar kaleme alır.

‘‘Biz, bizi iğfal eden muharrirlerin sözlerine artık ehemmiyet vermeyeceğiz. Kadınlar erkeklerin enis-i canı imiş, refik-i ömrü imiş, aklın, izanın mütemmimi, yuvanın nâzımı, idarenin nazırı velhasıl şerik-i hayatı imiş, daha bilmem ne imiş!… Bunların hepsi yalan!… Muharrirlerin bu tarif ve tavsifleri yalan olmakla beraber ince olan hissiyatımızı ihtizaza getiriyor, bizi aldatıyor. Bu aldanma yüzündendir ki hukukumuzu müdafaa edemiyor, daima erkeklere âtıl bir esir kalmışız. İnsanların dünyada şüyu bulduğu zamandan beri hal bu minval üzeredir. Erkek, kadın daima ayrı ayrı hayat takip etmiştir. Biz zavallı kadınlar, erkekler nazarında daima bir meyve, bir meta halindeyiz. Amelimiz, hakk-ı hayatımız tahdit edilmiştir. Hem de hiçbir zaman tam manâsıyla erkeklere enis-i can, refik-i ömr, şerik-i hayat olamadık. Yuvamızın nâzmı, idaremizin nazırı dahi değiliz. Biz kadınları daima ayrı bir “daire-i hayat” içinde sıkmışlar, erkeklere esir, mahkûm eylemişlerdir.”[6]

Ulviye Mevlanın kurucusu olduğu gazetenin birinci sayısında yazdığı bu yazı ile Hareket-i Nisvân ve Kadınlar Dünyası’nın neyi dert edindiğini ve neleri ne şekilde elde etmeyi hedeflediklerini açıklar niteliktedir. Yazılarında ayrıca kadınların hak ve taleplerini dile getirerek kamusal desteği arkasına alıp otoritelere baskı kurmuştur.  Kadınların üniversite düzeyinde ders alabileceği kurumların açılması için “Bizde İnas Mektepleri” makalesiyle kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır. Aynı zamanda kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları adına etkili olacağını düşündüğü  “Kadınlar İş Bekliyor” isimli yazıyı kaleme almıştır. Bu çabaları sonuç vermiş ve döneminde kadınlar posta idaresinde işe girmiştir. Sonuç olarak Ulviye Mevlan için döneminin ve kendinden sonra gelen kuşaklar adına öncü bir rol oynayan birinci dalga bir feministtir diyebiliriz. Geçen bunca zamana karşın sahip olduğu düşünceleri ise hala güncelliğini korur niteliktedir.

KAYNAKÇA

ERSOY, Gizem “ Çerkes Feminist Bir Kadın Yazar Ulviye Mevlan Civelek” İstanbul Bilgi Üniversitesi, Türkiye Kültürleri Araştırma Grubu. Türkiye’de Kültürel Çoğulluğun Bağımsız Araştırmacıları ve Sivil Toplum Kuruluşları İçin Ağ Oluşturma ve Eğitimi Projesi (İstanbul 2019)

KUTLAR, Mithat “ Ulviye Mevlan: Yaşamı ve Düşünceleri” Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı. ( Ankara 2008)

İstanbul Kadın Müzesi – Nuriye Ulviye Mevlan Civelek (istanbulkadinmuzesi.org)

Öncü Kadın – Vatan Partisi Kadın Kolları (oncukadin.org.tr)


[1] http://oncukadin.org.tr/kadinlar-dunyasinin-oncu-kadini-nuriye-ulviye-mevlan/

[2] Ulviye Mevlan “Kadınlar iş Bekliyor”, Kadınlar Dünyası, No. 157,19 Şubat 1921, s. 2,

[3] Ulviye Mevlan. “Düşünüyorum” Kadınlar Dünyası. 1 Haziran 1918, No: 176, S:2

[4] Ulviye Mevlan, “Düşünüyorum”, Kadınlar Dünyası, 22 Mart 1918, no. 166, s. 2,

[5]  Ulviye Mevlan, “Düşünüyorum”, Kadınlar Dünyası, 22 Mart 1918, no. 166, s. 2,

[6] ERSOY, Gizem “ Çerkes Feminist Bir Kadın Yazar Ulviye Mevlan Civelek” Sf.13

Bir önceki

Almastı Biyografi Serisi II – Hayriye Melek Hunç

Bir sonraki

KAMUOYUNA DUYURU

Latest from Blog

İkrardan Dönüş

oturdum saydım. kaçıncı gündü. öldüğü, son nefesini verdiği gün müydü birinci gün. yoksa defnedildiği gün mü.

0 $0.00