İkrardan Dönüş

6 'da okunur

oturdum saydım. kaçıncı gündü. öldüğü, son nefesini verdiği gün müydü birinci gün. yoksa defnedildiği gün mü. peki ben kaçıncı günde öğrendim babamın annemin gidişinin ardından evlenmek istediğini. sahi kaçıncı gündü. 42. Allah razı olsun babamdan, kırkının çıkmasını beklemişti, eşinin ölümünden 42 gün sonra bu isteğini dillendirmişti. İlk ne zaman düşünmüştü evlenmeyi? canı çok mu sıkkındı. biri bir şey mi demişti. yoksa annemin hastalığından beri söylediği gibi erkekler bir yere sığmaz mıydı? sığmamış mıydı.

büyük halamızın vefatından sonra babam sülalenin en büyüğüydü artık. o günden sonra da çerkeslerde cenaze töreni konulu konuşmalarımız da başlamış oldu. konuşma dediysem karşılıklı değil işte anladınız. didaktik bir tarzda. kadın olarak mezarlığa gitmemem gerektiği mesela, sonra çerkeslerde kadınların ağıt yakmadığı, kadınların yüksek sesle ağlamadığı. bunları hep duydum ama sahiplenmedim. niye sahiplenecektim ki hem.

sahiplenmişim ama!

annem öldü. annemle vedalaştım. annem defnedildi. ben ağlamadım. taziye iletenlerin kurduğu cümlelere odaklanmıştım. başın sağ olsun diyorlardı. çerkeslerde başın sağ olsun denilmezdi ki ölen bir insansa. taziye nasıl verilir hiç mi bilmiyordu bu insanlar. onların babaları yok muydu onlara taziyede ne söylenir öğretecek. benim babam bana öğretti. ben annem defnedilirken mezarlığa da gitmedim, arkasından ağıtlar da yakmadım, sesli de ağlamadım.

annemin canını Allah almıştı ama onu öldüren babamdı. evlenmeyi düşünüyorum demişti.

babamın evlilik düşüncesini duyduktan sonra aradım. üzüldük, üzülmedik mi. üzülmedik dersek yalan olur. ama gerçekler var. bana çok iyi bakarsınız ama kaç gün bakabilirsiniz. ne ilkim ne son, dünya böyle. gerçekten her şey bakım mıydı? bakım emeğini sunan öldü şimdi yenisi lazım. bu mu? bu kadar mı? ölen de gelen de bakım sunandı, çünkü erkek eve sığmaz, kendisine bakamaz.

Kayseri’ye düğüne gittiğimizde bir apartmanı işaret etti babam. Annen bu evde misafir kız olarak kalmıştı. O Kayseri’ye gelince ben de geldim. O ev temelinden sarsıldı, çöktü benim için. kaşenlerdi, görüştüler, tanıştılar, seviştiler. cenazede kaşenlikleri hakkında anılar duymuştum, herkes bilirdi.. babamla annem birbirlerini severdi. şimdi o sevgi yok oldu, babam ikrardan döndü.

unutamadığı kaşeni ile evlenmek istese derdim ki aşk!

ya da ilk kez gördüğü tanıştığı kişi ve aşık oldu, kabul, aşık oldu!

hayır! babam sadece bakılmak istiyordu. çamaşırlar yıkansın, yemek hazır olsun, ocak yansın, çay demlensin ve toplumun bu konuyu “haklı” çıkarmak için söylediği gibi evde ses olması için. günümüzde bakım hizmetleri profesyonelleşti ama belli ki bu hizmetlerden yararlanmak ona otoritesinin devam edeceği zemini garantilemeyecek.

annemin vefatını bir noktada kabul etmek zorundayım. henüz gidenlerden dönen olmadı zira. ancak bir kadının sanki bu dünyada hiç yaşamamışçasına sadece ev içi hizmeti, çocuk ve yaşlı bakım emeği ile değerlendirilmesi gerçek bir ölüm, insan eliyle ve de. hayatta kalabilmek için yemek, temizlik vb. yaşamsal becerilerini geliştirmeyen erkek kişisinin elleriyle.

annem yaşasın diye babama bakım emeği sunmaya razıyken, annem yaşasın diye kendimi kısıtlayacakken azad ediyorum kendimi tüm bu “beklentilerden”. çerkeslerde kadınlar mezarlığa gitmiyordu ya, ben babamın cenazesini tek başıma kaldırdım.

ister evlensin ister evlenmesin,  babam kendi çayını kendisi demlesin.

bir Almastı

Bir önceki

8 Mart Nedir ve Ne Değildir?

Bir sonraki

Bu 8 Mart’ta üzgün, kaygılı ve öfkeliyiz!

Latest from Blog

0 $0.00